27 Mayıs 2011 Cuma

Sen Üzülme Ben Varım.

İnsan yalnız kalmayadursun, haksızlık mı demeliyim yoksa bilmiyorum.Haksızlığın ucu bana dokunacak,o halde ucunu devrediyorum bana bu kadarı fazla.Aylarca görmesem yüzünü ilk günkü gibi hatırlarım o denli nedensiz ısrarları.Şimdi durmuş düşünüyorum,aynı cümleler farklı kişilere kuruluyorsa duygular da aynı kalabilir mi?Kalamıyorsa nereye saklanır onca yük ve sonrasında nasıl başka birinin alması beklenir.İnanmıyorum hiçbirinize.
  Hayatta tanınabilecek en dürüst insanın bile vicdanından bir parçasını kaybettiğini gördüğümde sonrasına bakmadım bile.Sonrası hiç olmadı.Sonrası benimle yersiz.
 Şimdi diyeceksin ki sayfalarca süslenmiş söz yazabilirim burada,sonrasında kime gideceğinin ne önemi var ?Önemli olan gitmesi,o duygu hep içindeydi en başından ve en sonundan.Prensese inat prense dönüşmeyen kurbağanın hikayesi.
  Artık ben varım derken ne kadar yokmuşlara varlık sıfatı verip nicelerine haksızlık etmişiz bilmiyorum.İnsan yalnız kalmayadursun.Dursun..

19 Mayıs 2011 Perşembe

Balıklarla Arkadaş Olmaya Karar Verdim

 Balıklarım ,benim duygusuz arkadaşlarım.Farkeder mi? Dinliyorsa seni,hiç buluşmasa da gözleriniz dolaşıp duruyorsa canlı olduğunu kanıtlar gibi orada.Bazen canlılar kategorisine sokamıyorum kendimi sizlerden daha fazla değil hayır.
   Sınıfımdaki balıklardan biri öldüğünde anladım ki paylaşmak değildi insanı üzen alışmak hiç değildi,başka bir şey.Sadece sen düşündüğünde orada olan.Şimdi odamda yanıbaşımda çırpınırken balıklarım düşünüyorum ben.Onlar çırpınmıyorlar ki ,onlar yaşıyorlar.Çırpınan benim.
  Balıklarla arkadaş olmaya karar verdim bugün ben.Duygularına yenik düşer de eleştirmeye kalkarsalar bir gün beni,o gün pes edeceğim gireceğim akvaryumunuza.Alın beni aranıza artık,nefes alamıyorum burada.
  Sularınız duygularımı alıp götürsün,geriye kalmasın kara parçalarım.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Bir Tek Senin Yanında Mutluyum

Bugün düşündüm sonra emin oldum hatta,inanır mısın ben bir tek senin yanında mutluyum bir süredir.Uzun süredir.
  Zaman çabuk geçiyor,zaman hep geçiyor.Zaman geçerken neler götürüyor,neleri bize bırakıyor.Göz  kapaklarımız eskisinden daha ağır,daha ağır konuşmalarımız,belki gülüşlerimiz daha sade,gamzelerini göstermeden yüzlerimiz umutları taşır gibi.Altında ezilmiş tüm bedenin , kuş tüyü hafifliğinde.
  Kalbin uçacak..Yanıma..
 Ayakkabılarımızı değiştirirken farkedemedik bir parçamızı değiştirdiğimizi,farkedemedik çünkü farklı değildi,garip değil mi sencede?Prensesin ayakkabısı misali geceyi değil belki ama bir ömür çıkmayacakken o ayakkabılar bedenimizden.Sorsaydık onlara ne derlerdi biliyor musun? Biri yüksek biri alçak..Belki topallayarak yürümek zorunda bırakacağım seni ama yürüyeceğim seninle.Dostluk bu muydu,dostluk neydi?
Bugün düşündüm sonra emin oldum hatta,inanır mısın ben bir tek senin yanında mutluyum.Bu yüzden midir bilinmez ne zaman birlikte olsak çektiğin fotoğrafları koyuyorum her yana,bu yüzden midir bilmiyorum görmeyenler mutlu sanıyor beni,sana bakıyorum bilmiyorlar.Bilmiyorlar beni .Senin kadar..
 Eğer gerçek olsaydı dilekler,fotoğraflarımızdaki gibi kalmayı dilerdim.Çünkü bir tek senin yanında mutluyum inanır mısın?



12 Mayıs 2011 Perşembe

Otobüs


Gün ne çabuk bitiyor,gün akşamı getirmiyor,gündüzden geceye nasıl bağlanıyor? 
   O kadar manasızdı ki yapılan tüm eylemler bazen üzülüyorum emeklerimize,nasıl da yoruyor gözümüzü bakışmak.Beklemediğin an da olmayacak biliyorsun,olmayacağını bile bile bekliyorsun.Belki de beklemiyorsun bekletiyorsun.O noktada anlaşamıyoruz,bir konuda anlaşıyor muyduk? Sahi biz hiç konuşmadık.Aylar oldu aynı otobüsün midemizi altüst ettiği aynı takırtılarla kulaklarımızı tırmaladığı.Kaç çukuru atlattık birlikte? Kaç kere küfür ettik içimizden ezip geçmek isteyen kalabalığa?Kaç kere gözlerimizi kapattık aynı rüyaya? 
  Zordu dönüp bakmak geriye,zordu yaklaşmak .Bilinenli bir denklem,neyin yerine neyi koyacağım? Olanlar bizim suçumuz değil.
  Garip olan şu ki ümidin bittiği yerde açmıyor çiçeklerin,çiçeklerin açtığı yerde bitiyor ümitler.Sahi çiçekleri mi gördün mü?



7 Mayıs 2011 Cumartesi

Bulutsuz Özlemsiz

Dün gece bir kaç yıl öncesine geri döndüm sanırım,ya da dönmeye çalıştım beceremedim.En uzağından bağırışlar ve kendi sesimi duyma isteğiydi çoğunlukla.Gece dışarıda olmak her zaman huzursuz etmiştir beni,huzursuz etmeye çalışanlarında payı büyüktür elbet.Birlikten güç doğarmış biz de huzursuzluk doğuyor.El birliğiyle olabildiğine büyütüyoruz elimizdekini.İyi ki varsınız!
  İnsanların başkalarının kendilerine güvenebileceğine olan inançları şaşırttı dün yine beni.Konser çıkışı yolumuz aynıysa aynı taksiye binelim diyen insanlar gördüm inanamadım.Biz İstanbul'da değil miydik? İstanbul bizde değil miydi? Yoksa telefonun ucundaki o ses gelecekten geliyor da biz geçmişe mi dönmüştük bilemedim.Garip bakışlarla süzdüm önce yargılamadım beklemeye devam ettim lütfetmesini beklediğim otobüsün.
  Ve nihayet geldiğinde gördüm ki yolumuz aynıydı.Gördüm ki İstanbul bizde değilmiş biz hiç ona ait olmamışız.Yolculuk güzeldi ve yeni insanlar sadece konuşurdu,konuşurdu ve giderdi.Gitmesini huzurla izledim,ve bir kere daha düşlediğim hayatı hatırladım.

5 Mayıs 2011 Perşembe

Affetmiyorum

Hiç birinizi affetmiyorum,şimdi hakkınızı alın ve gidin buradan dedi.-Dedim-En arka sıradan başlayarak görülesi tüm yüzlerinize çevirdim yüzümü.Neden affetmeliydim bilmiyorum,hakkını ödeyebilir miydin denizine dökülen nehirlerin ,yönü değişmiş belki. Kaya parçasına dönüşmüş yosunların.
  Elimden gelse teker teker affederim hepinizi,elimden gelse,keşke gelmese.Anlayabileceğiniz 2 kelimeydi sadece,basit düz.Yüzlerce anlam çıkarılmış zaman kayıpları sizler.Dönmeye henüz vakit var,yeter ki dolaşmayın en başından çemberin.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Anne

  Küçükken ben -ne zaman küçük oldum bilinmez-,uyumak için bol vakitlerin olduğu zamanlar .Uyku hep benden önce gelmiştir belki de gitmiştir beni beklemeden.Aramız iyi olmadı demek bahane değildi tabi ki ama hep bir neden.Hep bir neden olmuştur bilemediğim asla nedenini.Neden nedenini bulamadığım.
  Annem hep böyle zamanlarda şöyle derdi.Gözünü kapat ve hiç bir şey düşünme.Hiç bir şey düşünmemek nasıl olurdu acaba?Olur muydu ya da? Anneler doğru söyler hep,bulmalıyım bulmalıyım derken..Günler günlerin peşinden uykunun gölgesinde bir orada bir burada soluklarımızı yavaşlatırken,daha da yavaşladı esnedi esnedi esnedi fikirler.
  Bir duvar buldum kendime olabildiğine siyah.Tüm renklerden çıkarılmış karanlık bedeniyle o duvarı düşlemeye karar verdim.Düşüncesizlik bu olabilir miydi,bu düşünce miydi?
  Kendime engel olamıyor bazen renklere teslim oluyordum,her yeri kaplamak istiyorlardı,her yanımı boyamak istiyorlardı.İzin vermedim,sözümü tuttum,uyudum..Anne..Anneler günün kutlu olsun..