19 Ağustos 2011 Cuma

İstanbul

 Birileri ölmeden ölebileceğine olan üzüntünle ölürsün ya!Farketmeden ,farkederek.Dönüşürsün küçük bir bebeğe.Kocaman gözlerin varken ellerin küçücük kalmış sanırsın,sandığından büyük müdür? Tutabileceğin bir şey yoksa ne farkeder?Farketmeden,farkederek gidersin.
 Biri demiş ki zamanında-bazen duymamam gereken şeyleri duyarım,çoğunlukla hatta-herkes gitmekten bahsederken hiç gerçekten gidebileni görmedim şimdiye kadar diye.Gerçekten gidebileni ben gördüm.Ona olan hayranlığım bir kez daha arttı,nefretim de.Nefret ne basit bir kelimeymiş,yazarken farkettim.Bence insani duygularımdan utanmalıyım bu yüzden.
  Gidebilenler ve gitmeyi isteyenler arasında tercih yaparken şunu düşünürsün.Hangisini daha çok özleyeceğim? Gittiğim yeri mi,yoksa gidemezken ben, hep oynayan ve sürekli başa saran sahnenin o en can alıcı dakikasında eve dönüşünü mü?Nedenlerini mi?Nedensizliği mi?Uzun zamandır nedensizce burdayım ve o kadar nedenim varken gidemezken ben..
 Bugün söz verdim kendime.İnsan söz verirken bile korkar mı? Korktum.
 İşte o sahne..Ben vedaları hiç sevmedim,sanırım o yüzden gidemedim.Bu kez vedalaşmadan gidiyorum..Zamanı geldiğinde..
   İstanbul..

2 yorum: